Gönlümüm “Gazi”si ve Mustafa Kemal
Atatürk, o zamanlar henüz Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır. Bir gün Çankaya yakınlarında gezindiği sırada bir köy kulübesi görür. Yaverine:
-“Acaba içeride kimse var mı dır? Bir kahve içebilir miyiz?” der.
İhtiyar bir adamcağız kapıyı açar. Tanrı misafirine boş sediri gösterir. Biraz hoşbeşten sonra Atatürk:
-“Ne yaparsın, ne işle geçinirsin? Kimin kimsen var mıdır? diye sorar.
-“Bir iki tarlamız var. Bu bağ da bizim. Çoluk çocuk geçinip gidiyoruz. Allah Gazi Paşa’yı eksik etmesinde…
-“Gazi Paşa’yı tanır mısın sen?”
-“Nasıl tanımam? Pehlivan gibi boylu boslu (kulübenin tavanını göstererek) maşallah hani buraya sığmaz… Sakalı da göğsüne kadar… Kıvır kıvır yiğit bıyıklı…”
Atatürk yaverine eğilerek usulca
-“Sakın düzeltmeye kalkma… İhtiyarın hayalini bozmıyalım” demiş
Köylüyü bir masal devini andıran kendi Gazisi ile bırakıp çıkmışlar.
Kaynak: Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri, Pozitif Yayınları, Kasım 2008. ISBN: 978-975-6461. Sayfa:116-117